evet.

tc kanunlarına göre ikisi de suç. fakat yurt dışı siteye koyduğunuzda tespit edilmeniz biraz zor haliyle.

fitesli moturunan giriyon adaj.

scooterla giriliyor. istersen kendi motorunla da girebilirsin.

herhangi bişeyle girilebiliyor. 50'lik scooter da oluyor, 1150gs'iyle giren de var.

yemek istiyor

canını acıttığında bunu ona sert bir sesle uyararak belirt, yoksa oyunları hep şiddetli olur.

dişlerini kaşındığı için ısırmayı arttırmıştır. bir de içgüdüleri ile tanışıyor, ısırmak en favori iç güdüsü :P

bu dönem sizin için de onun için de önemli bir dönem.oldukça da normal!çünkü şu an oyunla gerçek arasındaki farkı bilmiyor.eğer güzel bir eğitim vermezseniz bir kaç ay sonra ömür boyu size saldıracak bir kedi sahibi olabilirsiniz.

yapmanız gereken en oyuncu olduğu bu dönemde mümkün olduğunca enerjisini oyuncaklara yönlendirin. size saldırmaması gerektiğini öğretin. elinizin altında hep oyuncak bulunsun, size saldırdığı zaman net ve yüksek bir tonla (bağırmayın hayvana ama konuşma sesinizden farklı olsun, daha otoriter olmalı) "hayır" deyin. ve hayvanı kolunuzdan/elinizden ayırırak en yakındaki oyuncağa yönlendirin.

normal zamanlarda bağırarak konuşmaktan, ani ses yükselmesi v.b şeylerden kaçının. böyle hayvan sizin normal sesiniz ile "hayır" dediğiniz zamanki ses tonunuzu ayırt etmeyi daha çabuk öğrenir.

ve süngerden yapılmış toplar, oyuncak fareler, alüminyum folyadan yapılmış toplar kedinizin bu dönemki favori oyuncakları olabilir. ben küçük bir naylon poşeti ya da buzdolabı poşetini düğüm atarak top formuna getiriyorum.kedilerim, onunla oynamayı çok seviyorlardı.

bir de hayana mümkün olduğunca kısa komutlar verin. tek ama kararlı bir "hayır" yeterli. işlediği bir kabahat yüzünden ona bağırmak "bunu yapmanı istemiyorum, neden böyle yapıyorsun, çok yaramazsın" v.b. cümleler kurmak sizin rahatlamanızı, kedinizin de korkmasını sağlar ama başka bir işe yaramaz. unutmayın o bir kedi. uzun cümlelerin içeriğini anlayabilecek kapasitede değil. bu yüzden istediğiniz bir şeyi yaptığında sakin bir tonla "evet" "aferin" gibi kelimeler, aksi durumlarda da sert bir "hayır" verdiğiniz eğitimin işler hale gelmesini sağlar.

oyun oynuyor (avlanma antrenmanı yapıyor yani). normalde diğer kedilerden na kadar güç uygulanması gerektiğini öğrenir ama sizinki kedilerle büyümemiş:) yani siz öğreteceksiniz... acıdığında kediye canınızı yaktığını belirtin (hööööt!! Hayır!!!!... ne diyorsanız artık) bi de sabırlı olun bi günde öğrenmez.

hadi kolay gelsin

@brainfour dediğin gibi yapıyorum zaten fakat hiçbir işe yaramıyor.
@balık krekir baya güzel bir yazı olmuş öncelikle teşekkürler. bizim kedi "hayır" diye bağırdıkça tekrar tekrar üzerime atlıyor deli olacak gibi oluyorum. pek takmıyor sanırım hayır şeklindeki bağırışımı. benim sesim kısıldı onun dişleri hala kolumda bacağımda.
@no avalon bakalım inşallah öğrenir.

Bu bir ritüel artık.
Cumshot'la sahne bitirme zorunluluğu gibi.

Moda.
Zamanında hairy pussy modaydı, şimdi witch nails.

ona "fransız manikürü" diyorlar ve evet iğrenç...
(bkz: #15468024)

gecen sene sendika olarak oyle bir karar alindi. bizim de canimiz cok yaniyor ama ne yapalim ekmek parasi. )

uzun ve boyalı tırnak kadınsı bir şey, iyice abartınca da iyice kadınsı olduğu düşünülüyor/sanılıyor.
pek çok porno yıldızının 34 kiloluk memelere sahip olmasıyla aynı sebepten. (allahtan azaldı bu)

ozel kalemi ve bir alicisi var.
her turlu bilgisayari baglayabilirsin yeter ki kendi yazilimi kurulabilsin bilgisayara.

aliciyi usb ile bilgisayara bagliyorsun. kendi yazilimini yukluyorsun. program calisinca ilk olarak projeksiyon cihazindan verdigi goruntu uzerinde kalibrasyon islemi yapiyor. kalem ile gosterdigi noktalara dokunuyorsun, o kadar.

ondan sonra o kalem senin mouse'un oluyor.

fader'ın bahsettiği "kendi yazılımı" büyük ihtimalle eBeam'dir. bi yerlerden demosunu (ya da malum yollarla tam sürümünü) edinip inceleyebilirsin.

akıllı tahta bir balon. en iyi teknoloji malesef en iyi öğretim yardımcısı olamıyor.

teknolojiden anlayan ve iyi öğretmen olanların bile bir iki kereden sonra bu tahta ile uğraşmadıklarını biliyorum.

akıllı tahta markasına modeline göre son derece kullanışlı olabiliyor. benim eski çalıştığım okulda dincisinden matematikçisine kadar öğretmenlerin %90'ından fazlası bir şekilde kullanıyordu.

sorunuza gelince; benim gözlemlediğim kadarıyla kullanımı hiç zor değil. takıldığınız yerler olursa muhtemelen okulun ilgili bölümü size yardımcı olacaktır.

birikecek olan mebla ne kadar? ona göre yol gösterebilirim.

ayda 1000 lira kadar kenara koyabilirim.

faize yatır, uzun vadeli bi şey olsun mesela bir sene.

ayrı bir hesap aç, maaşın yattığı gibi 1000 lirasını oraya koy.

çeyrek al koy kenara

bu aralar dolar babayı almış durumda, hazır düşükken dolar alabilirsin.

her ayın başında ayırabildiğin kadar miktarla altın alıp kenara koyabilirsin.

biriken paralarla tatile çıkarsın, sevdiklerine hediye falan alırsın, ya da o parayı ev/araba için peşinat yaparsın.

neyse, bunlar teoride mümkün olup pratikte pek de uygulanamayan şeyler. gerçekleşmeyecek planlar dünyasına hoşgeldin hacı :)

altın alabilirsin. ben cebimde nakit olunca pek har vurup harman savuruyorum. altın olunca bozdurmasına üşenip harcamaktan vazgeçebilirsin.

edit: bu arada dolara güvenme. fed dolar basımına başlıcakmış yakında. baya bi değer kaybetcek gibi duruyor.

b tipi yatırım fonu alın.en ideali.b tipi likit fon.paranız azalmaz ancak artış miktarı çok azdır.sonuçta 1000 lira korunur.bir ay sonra da atıyorum 1020 lira falan olur.onu almak için yatırım hesabı açtırırsınız mevcut hesabınıza.atm'ye gittiğinizde bakiye bilgisinde onu göstermez.bozdurmadan çekemezsiniz.

bence borca gir. para biriktirmenin en mantıklı yolu eksiklikleri taksitle borca girerek ödemek gibi. misal aylık bin lira kenara koyabiliyorsan 4-5 bin liralık bir ürün varsa kafanda onu al, taksit taksit öde derim.

bir diğeri b tipi likit fon.
şu aralar epey karlı gitmekte.

benim tavsiyem borca girmek demek zaten para biriktirmek demek felsefesinden hareket etmen :)

yapı kredinin altın hesabı var. ben onu kullanarak ayırabileceğim para kadar altın alıyorum ve o hesapta tutuyorum. böylece çeyrek altın vs tarzı derdim olmuyor, hırsız girerse çalar mı şeklinde korkum da olmuyor. başka bankalarda da vardır belki, bir araştırın derim.

kesinlikle bir mala bir şeye yatırmak en mantıklısı,aksi halde hiç kenara atamıyor insan hemen +1000 liralık yaşamaya başlıyorsun:) ev araba vs. alamıyorsan ben paramı koleksiyon yaparak değerlendiriyorum. örn. eski selanik kartpostalları topluyorum ebay den, hayatta değer kaybetmez zart diye de satılır ilgini çeken bu tarz bir şey varsa değerlendirebilirsin. değişik oldu biraz ama gidebilir...

borca gir. ileride kolay paraya çevirebileceğin birşey al. araba olur, arsa olur, altın olur. borca girmek kadar sağlam para biriktirme yöntemi bilmiyorum.

size tavsiyem kendiniz başvurun.
www.eksisozluk.com

işin içinde aracı bir kurum olması, formların uzunluğu sizi korkutmasın. kendiniz de pekala yapabilirsiniz başvuruyu. zaten danışmanla doldursanız bile biyometrik fotoğraf ve parmak izi için kuruma şahsen gideceksiniz. boşuna komisyon filan ödemeyin. bu kişilerin belgelerinizi hazırlarken hata yapmaları sizin yapmanızdan daha yüksek ve sonuçta bir yanlışlık durumunda siz nuhatap alınıyorsunuz, belgeyi dolduran değil.

tek girişlik aldıysan giremen

zaten portekizden alınan şengenle sadece portekize girilir
aynı seyahat içinde italya ya gidip italya'da portekizden daha uzun süre kalacaksan italya'ya da girebilirsin
ama biri aralıkta biri martta o iş olmaz.

diye biliyorum ben

2 si de 1 er sene. bu ay alcam portekz için ve 1 sene geçerli olcak. (büük ihtmalle bi terslk olmazsa yane) bu olmlu senaryoya göre. tek giriş çok giriş ne demek bilmiyorum. portekz e gtcem ordan ispanya, madrid barcelona yapıp tekrar lisbon'dan istanbula döncem. 3 ay sonra da roma ya gitcem bi kaç şehir daha görcem italya da. ordan başka bi ülkeye uğramadan döncem.

çatur çutur girersin ama ne olur ne olmaz italya ya yakın bir yerlere inmeye bak. slovenya olabilir. portekiz vizesi degil şengen alıyosun sonucta almanyada çok kıllık yapıyorlar bir de hollanda ve fransa. alayı artiz la bunların 10 sene sonra görcem hepsini açların.


peder sureklı ıtalyadan alır vızesını ve sureklı 6 aylık alır almanya ve yunanıstandanda aldıgı vardır 6 ve 3 aylık sorunsuz gıdıp gelıyor. ve fakat bızım peder yılın 6 ayını avrupada gecırı zaten belkı sık seyaht ettıgınden ses etmıyorlardır.

multi denen naneyi neye göre veriyolar?

turkıye ye malıyetı toplamda 1 mılyar euroyu bulmuz bu vı olayının almanya senede 80 milyon euro kazanıyo bu ısten. vıze ret oranı 1. almanya %14 2.fran sa %4 italya %0.5

keyıflerıne gore

ya turk hukumetı kanırtsa bıraz bunları boyle olmazda turızm ayagına susuyoruz alman vtandasları ve fransızlar turkıyeye gırerken kımlık gostermelerı yeter bırak vızeyı pasaportu. sen adam abunu verırsen durum boyle olur.
avusturya utanmadan gelmı sbızde ayrıcalık ıstıyoruz demıs turkıyede ogrencı ve akademısyenlere ıs adamalrıan yardımcı olun bızde kaldırılım demıs hemen 'ama biz şengendeyız yapamayııııızzz kiiiiiiiiii'

avrupalı dedıgın yuzsuzdur.
ben avusturya elcılıgınde vıze veren sef avusturyalının delırdıgını gormustum dıyorum 3 gunluk vıze ver aha kredı kartı banka hesaplarım(aktıf hesaplar) masaya vuruyo andaval kadın kesınlıkle mumkun degıl yasadısı bu dıye:)) yasadısı ne lan?

avusturya falan işi ırkçılığa dökmus durumda almanyanın gucu herkese yettıgı ıcın herkese baskı yapıyor ozellıkle sınırdas ulkelere kan kusturuyor. çek cumhurıyetı falan aman dıyorum yanı. bır tek macarlarda sorun yok. italya da gorece daha guclu oldugu ıcın almanyayı cok takmıyor.

o mahkeme kararını okursan almanya nasıl ısı yokusa suruyor nasıl kırpıyor bıcıyor gorursun. tır soforlerıne vıze yok dıyor ama karadan gelmelerı ıcın ıllakı sengenden geccek mesela ılk sengen ulkesı macarıstan ac bak almanyanın ızmır konsolosluguna macar vızesını almanya verıyor:)

dıyecegım o kı sen hukumet olarak boyleyse sen 4 mılyon turk (almanyadakı) boyleysen adam az yapıyor. alman basbakanı 4 mılyon turkun yasadıgı ulkede turklere hangı guce dayanarak hkaret edıp tehtıt edebılıyor bunalrı dusunmek lazızm.

insanlar doğru dürüst bilmedikleri konularda neden bu kadar hevesli yorum yapıyor anlamıyorum.

kurallar gereği schengen vizesini ilk gideceğiniz veya en çok kalacağınız ülkeden almanız gerekir. portekiz vizesini çok girişli ve marta kadar da geçerli olacak şekilde alırsanız ve önce portekiz'e girerseniz italya'ya mart ayında kolayca gidebilirsiniz. başvururken portekiz'den sonra italya'ya da gideceğinizi göstermeyi unutmayın ki tek girişli vermesinler.

386 dx de eksik söylemiş. Birden fazla ülkeye gidecekseniz "main destination" denilen en çok vakti geçireceğiniz ülkeden almanız gerekiyor. Eğer böyle bir ülke yoksa ve siz gideceğiniz ülkelerde eşit miktarda vakit geçirecekseniz ilk gideceğiniz ülkenin konsolosluğundan gerekli vizeyi alabilirsiniz. Bu sebeple, eğer Portekiz'de

vize başvurusunu yaptım yukarda yazanların hepsi eksik. neden derseniz portekiz çoklu vize vermiyormuş. o yüzden benim gibi hevesli olanlar varsa kursaklarında kalır. onun dışında belgeler tamamsa pek sorun çıkarmıyorlar. neyse salı günü belli olcak vizeyi alıp alamadığım. kısmet diyorum yarışmacı arkadaşlara başarılar.

aynı geyiği bende duymuştum. ama bence işlenen suçlar genlerle alaklı değil cok iyi bir ailesi olan iyi eğitim almış insanlarda kolaylıkla suç işleyebiliyorlar.

evet, var boyle bir sey
www.sdplatform.com

düzeltme: cevap dolaylıdır,link suclu geni hakkındadır

@386 dx; inanmak?

"suçlu geni" diye bir şeye inanıyorsanız mantıklı olabilir tabii ki. Fakat aynı suç oranlarını ve seri katilleri Kanada'da veya Avustralya'da görmüyoruz nedense?

saçmalık, seri katıllerin çogunluguna bakarsan amerikalıdır çok fazla bi oranla. nadir başka kökenli insanlardan çıkar.

öyle olsa avustralya abd'ye 15 basardı. kendisi güneşi batmayan imparatorluk tarafından hapishane olarak kullanılmıştı.

ayrıca amerikaya avrupa'da tutnamayan çeşitli gruplar göç etmşti, bunların hatırı sayılır bir kısmı "püriten" tabir edilen dinibütün insanlar da vardır. ayrıca bakınız mormonlar, bakınız amişler...

Amerikalılar genelde içinde sinir birikmiş insanlardır. İşlerine gelmeyen bir şeyi ısrarla yapar veya isterseniz bu birikimi nasıl saldıklarını görürsünüz.

ibis güzeldi.

www.ibishotel.com

hostelworld'e bakın

ibis guzelmis ama havaalaninda yav. ulasim kolay mi ki acep merkeze?

geç cevap yazıyorum belki ama ibis in servisleri vardı merkeze sürekli zaten 15 dk da merkeze gidiyor.

plugin'den değil de chrome'un ya da sitenin mallığı gibi duruyor.

evet chrome desteklemiyorlar. firefox da olmuyordu sanırım bir süre öncesine kadar.

yürüyerek olabilir...ama uzun sürer biraz.

Eurolines otobus

vueling

almanya'da pek yaygin, araba paylasim sitesi var. buranin cok ekmegini yedim.

www.mitfahrgelegenheit.de

otostop çekerek

otostop kültürü avrupada ölmüştü en son gittiğimde, türk kamyoncular başka duran olmuyordu. eurolines en temizi.

masaüstümde klasör yok. şimdi fark ettim ben de.

Baktım, normal "müzik", "fotoğraf" filan var.
Bir de "e-kitaplar" diye bir klasör oluşturmuştum çoğalınca.
Ayrıca torrentle indirdiklerim gittiği klasöre "torrent arrival" demişim artiz gibi.

Açıp içine bakarlarsa ne olacak peki?

tel rehberi

benim masaüstünde yeni klasör var, içi boş silicem birazdan. bir de yeni klasör (2) var, format attığımda arkadasında ağlamayacağım şeyler var içinde.

yeni klasör :S

crm var bende bir tane

bilgisayarım
belgelerim

benim masaüstümde "programlar" ve "gerekli gereksiz" klasörleri var, gerisi hep kısayollar.

con

temporary and download

yazlık bir elbise giy. ben hava ne soğukken düğüne mini etekle ya da mini elbiseyle gelen kızlar gördüm. ayaklarında çorap bile yok. bir de ayakkabıyı çıkartıp kolbastı oynuyorlar.

yok olmaz pantolonla falan, bence al işte bir elbise, bu düğünde giyersin,başka düğünde giyersin, doğum gününde giyersin, 18 yaşındasın olmaz elbisesiz, al bulunsun bikaç tane :)

gri gibi bi kumaş pantlon al bi de güzel bi gömlek al üzerine. bi de topuklu ayakabı. ohh mis... yarın öbürgün iş başvurusuna falan giderkende giyersin hem:) ama tabi iş başvurusuna gidene kdr kilo almamaya çalış:)

kezban kezban gitmeyin pantolonla.
elbise giyen biri olmaya başlamak için güzel bir fırsat işte..

386 dx'e daha fazla katılamazdım :)

elbise şart. hem düz koyu renk orta karar birşey olursa ilerideki bu tip dügün dernek organizasyonlarında tkerar kullanırsınız.

kezban olmak istemiyorsanız, düğüne hiç gitmeyin.

düğün ne lan?

-ay mukabil, bak kız çocuğu ne güzel tasmalıyor.
-aaaaay, çocuk da kızın eline çok yakışıyor amaaaaa.
-ay inşallah darısı başımıza inşallah yaaaa.

biyometrik olması gerekiyor, www.epasaport.gov.tr burada gösterildiği gibi.

çıkarırlar

son 6 ayda çeklmiş olması gerekiyor. ayrıca eski pasaportlarda da beyaz fon ve biyometrik olması gerekiyordu.

fotograflar uzerinde extra bir layer var transparan gif seklinde asil resim onun altinda. hangi tarayiciyi kullaniyorsun? ona gore onericem bisiler.

firefox ise ve add block plus varsa engelleme kurallari arasina 9gag.com##IMG.bigfatdick kuralini da eklersen cosulur ornegin.

firefox'ta sağ tıklayıp view image info de, oradan bulursun.

expedia, mexpedia hepsi hikaye. www.ekobilet.com'a girin, aktarmalılar dahil alemdeki en uygun fiyatlara buradan ulaşabilirsiniz. zaman aralığını kafanıza göre ayarlayın. rezervasyon yaptırırsanız o fiyatı korumuş olursunuz ve de gelecek yaza uçacağınıza göre en az 1 ay öncesine kadar opsiyon verir size.

zaten havalimanı transit vizesi isteyen çok az ülke var. onlar da abd vizeniz varsa istemiyor. yani süre uzaması dışında bir sorun olmaz.

bileti ne kadar erken alırsanız o kadar ucuz olacaktır.

şu anda sorguladığımda en ucuz 700-800 euro civarında çıkıyor. 500-600 euro civarında bulamaz mıyım?

birkaç değişik siteye ve değişik tarihlere bakın. haftaiçi genelde daha ucuzdur örneğin.

orbitz.com'a bakin.. haziran icin olan istanbul-los angeles gidis donus biletini 1000 dolara mayis sonunda almistim.. simdiden alacaksaniz daha ucuza bulabilmeniz lazim..

geçen bir haber okumuştum. genelde en uygun bilet uçuştan 8 hafta kadar önce alınıyormuş.
www.milliyet.com.tr

KLMye mutlaka bakın, delta biletini delta'dan daha ucuz satabiliyorlar bazen. Tarih yakınlaştığında(8-6 hafta) kampyalar olabilir.

google diye bi site var bakın çok güzel

thalys ve sncf de olur.

çalışıyor musun? çalış bence. hem evden uzak olursun biraz hem de eşinin paçası tutuşur, sözünü geçirirsin. şu anda ipler tamamen onun elinde gibi gözüküyor.

evet herşeyden önce ekonomik özgürlüğün olması lazım. yaşına bakarak üniversite okumadığını varsayıyorum. ismekin kurslarına katıl ve meslek edin, böylece canın istediğinde gidebileceğini bilsin kocanız.

yol ver gitsin, daha gençsin git okuluna ilerde evlenirsin. o ne la sirk gibi eve bak:D suç kimsede değil tabi, senin akılsız başında bunuda biliosun.

20 yaşında, ilk yılın ertesinde üniversite bırakıp evlenecek aklı aldığın yere danış.

bence çalışmak bu tip dertlerinizi azaltmaz. resti çekin. ya ben ya ailen deyin. ayrı eve çıkmak için eşinizle konuşun.

hayır derse boşanın. çok sevseniz bile, hiç kimse sizden ve sizin iç huzurunuzdan önemli değildir. kendinize yazık ediyorsunuz.

henüz bir şey için geç kalmış sayılmazsın, daha 20 yaşındasın, ortada çocuk yok, seni o adama sevgiden başka bağlayan bir şey yok. bence vakit geç olmadan yollarını ayır bu adamla. anlattığın kadarıyla pasif bir tipe benziyor, hiç sanmıyorum ki seninle ayrı eve çıkma olayı vs yapsın, kendini boşuna kandırma. yaptığın da büyük akılsızlıkmış, zararın neresinden dönersen kardır.

evet bende çalışmak için eşimle çok tartıştım gücü bi bana yetiyor zaten. aslında bana da yetemez ama ben kıyamıyorum. 28 kasım da kpss sınavına gşrecem inş. iyi bi puan alırsam neresi olursa olsun gitmeye karar verdim zaten annemde en büyük yardımcım. ama sadece puan almak yetmiyormuş bu da beni korkutuyor doğrusu. bi de eşim çalışmamı istemiyor eğer çelışırsam sevgisi azalırmı. onu kaybetmek istemiyorum:(

içinde bulunduğunuz durumun rahatsız edici olduğu aşikar, eşini karşına alıp konuş. baktın olmuyor ne kadar ciddi olduğunu anlaması için yatağını ayır, o da olmazsa yollarını ayırırsın. umarım her şey sizin için yolunda gider. ama her son yeni bir başlangıçtır, sakın umutsuzluğa düşmeyin.

bir de huylu huyundan vazgeçmez'i hiç unutma, sen kendini düşünmezsen kimse seni düşünmez.

ben ayrılmandan değil sabretmen taraftarıyım, bir süre sonra herşey yoluna girmeye başlar nasılsa. her evlilikte benzer sorunlar olmuyormu? evliliğinde hiç bir sorunu olmayan kim var ki?

"eşim çalışmamı istemiyor eğer çelışırsam sevgisi azalırmı. onu kaybetmek istemiyorum:( "


sendeki bu kafayla bişe olmaz aynen devam.

ha bide bu kadar kendine güvensiz olma kimse bulunmaz hint kumaşı değil.

evet hepiniz haklısınız kendime güvenim yok sanırım. ama artık buraya kadar. eşimi yine karşıma alıp yine konuşucam ama bu sefer daha sert ve kararlı olacam bakalım ne olacak. herkese teşekkürler

sen eşek olursan semer vuran çok olur.
hem evliliği sürdürüp hem de sızlanmanın alemi yok. yol yakınken ayrıl gitsin.
çok gençsin, elbet yine seversin.

eşin çalışmanı istemiyor da her şey eşinin istediği gibi olmak zorunda değil. bu arada olur da sen çalışmak istediğinde %90 çocuk konusu gündeme gelecektir. çocuğa bak bahanesiyle seni evde tutmak isteyecektir. fortis demişti dersin. bu arada ayrıl diyenler var, ben de derdim ama yapamayacağın hissine kapıldım sırf o yüzden demiyorum.

bir de cevaplara tik atsan şahane olur.

eşm eve gelip pc başına geçiyo benle ilgilenmiyo diyosun neyi vazgeçilmez kılıyo böyle bi adamı yahu

belki de ilk aşık olduğum erkek olduğu içindir bilemiyorum... bi kalbi kazanmak zordur ama kaybetmek çok kolaydır. bu gidişle o da beni kaybedecek sanırım.

Bence herşeyi resetle hayatına yeni bir yön ver,sevgi ilişkileri kurmada ana dinamik olabilir ama şunu da unutmamak lazım insan kendini aklı ile savunur,kalbi ile saldırır ruhu ile de bu ikisini dengeler.Sanırım sizin dengeler karışmış biraz.Bence bu sıkıcı ortamdan kurtulmanızın tek yolu aklın yolunu izlemektir eger kendini kalbin ile savunmaya kalkarsan ki bu imkansızdır.Her zaman acı cekersin umarım herşey sana huzur veren bir biçimde seyir eder.

bakınız: 15 yaşında dünyayı çözüp 20 yaşında evlenen çok bilmiş kız

bunlara vakti zamanında, daha yaşınız kaç, başınız kaç, ne evlenmesi, ne aşkı, önce kendinizi geliştirin, dünyayı tanıyın, erkekleri tanıyın, bedeninizi tanıyın deyince, "ay sen büzüm gütümüzü zükmek istiyüürsün, o yüzden bizü kendün gübü yamak üstüyürsüüün" diye anırıyorlardı.

bi de en favori cümleleri şudur: "seni eskiden bi kız çok üzmüş. oysa bak ben aşkı buldum, sevdiğüm adümle evlenücüyüm. sen de efendü bü adüam olsaydün, senünle de evlenecek kız çıkardü. ama büyle ezik, zavallü, kümplekslü bü adama küzlar nüye baksüün. püsmünyaaak"

az bile sana be kanka. dur daha hayatın çok başındasın. o evlilik, o kaynanalar, o hayat senden fitil fitil çıkaracak o çok bilmişliğin acısını.

ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahahahahahahaaaaaa ahahahahahahahahaaaaaaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa çok bilmiş fırlama seniiiii ahahaaaaaaaa aha aha aha aha aha aha aha aha ahahahahahahaaa ahahahahahahahahahahaaaaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahahahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa "ben sevdüğüm adamü büldüm, onünle çüüok mütlü olücüyüm, yaşasüün aüüaşk. kahrolsüün püüüs aüütüür!" aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa az bile ana aaaaz azzzzzz aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahaaaaaaaa aha aha aha aha daha bi sürü çocuk doğrup onların peşinde yaşlanıcan, kocan da rusların peşinde keyfine bakacak ahahahahhaa. ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa sen bütün gün kaynanala otur, kocan metreslerine gitin ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha

cevabımı onayla, kalbini kırmiim. dharma puanlarım düşüyor. onayla.

fake'sin gibime geldi ama neyse önemli değil.
çok net yazcam, direkt böyle.
onlara mecbursun. eşine mecbursun ve onun isteklerine de. okula devam edemezsin, kocan izin vermez. onun ailesinden kurtulamazsın, eşin üzülür, istemez vs., izin vermez. bu iş bu kadar net ve açık. bazı haklar verilmez, alınır; kimisi için bu daha kolaydır, kimisinin de tırnaklarıyla kazıması gerekir.

şimdi sen kolay yolu seçmişsin ( sana kolay gelmeyebilir belki). eşinin hayatına tabi olmuşsun, ona entegresin. tüm bu yüklerden hop diye sıyrılmak kolay değil, konuşarak olacak şeyler de değil. sen istikrarlı bi şekilde eşinle konuşsan da, onun da duygusal karşı argümanları olacaktır, ya da biraz daha sabret edebiyatı vs.

kendi paranı kazanmalısın, evli ya da bekar ol farketmez. kendi paranı kazanmak sana sadece alışveriş hürrüyeti kazandırmaz, seni de onların gözünde birey yapar. kimseye mecbur olmamakatan geçer öncelikle 'birey olmak'. ister bir iş bul, ister okula başla ya da iş edindirme kurslarına git, ne yaparsan yap ama kendi ekmeğini kazan.

eşinin sana 'izin vermiyor' olması apayrı bir boyut. eşler birbirine saygı duymalı, dünyalarına, isteklerine, her şeylerine saygı duymak zorundalar. evlendiğimizde ya da biri sevdiğimizde kendi isteklerimizi oluşturan bir heykel yaratmıyoruz, o kişiyi 'o' olduğu için seviyoruz! öyle değil mi? değilse de şurda kimse sana yardımcı olamaz, zaten yardıma da ihtiyacın yoktur, kendine yardım edemedikten sonra kimse bunu senin adına yapamaz. bir şeylerin farkındasın ve yüzleşmek istemiyor, erteliyorsun. kimi insan ömrünün sonuna kadar böyle yaşayıp gidiyor, belki sen de bunu deneyerek mutlu olabilirsin.

@miracle666, kaç kurtar kendini!

@Cem Şancı, çok güldüm la ofisteyim işten kovulcam! :)

Ellilerde yazılmış bir romanın girişi gibi duruyor. Sonu iyi değil ve 60larda filmi çekilmiş. İyi haber: Sizi Hülya Koğyiğit oynuyor.

Ciddi cevap: Anne ve babanıza söyleyin, onlar da gelsin. Dünürler dengeler birbirini. Kocanız da sizinkilerden bıkar. Gitsinler derse ya hepsi ya hiçbiri dersiniz.

yok daha neler yahu! bu işler konuşarak falan da çözülmez ayrıca, en kötü ihtimalle eşin duygusal şeylerle seni caydırır. kendini kandırma onu çok seviyorum onu için katlanırım diye. neden katlanacakmışsın? saçmalama. bu iş düzelmez. okulu neden bıraktın be kadın? ot gibi olmuşsun. eşin; ailesinin hizmetine ve geceleri de koynuna girecek bir kadın bulmuş gibi. böyle evlilik mi olur? neden evlendin k? BOŞAN diyeceğim ama yapamazsın. dayanamazsın. cok seviyorum diye başlarsın.

eşinin nesini çooooook seviyorsun ?

öfkeyle kalkıp zararla oturmak istemiyorum o yüzden önce girmem gereken bi sınavım var onun sonucuna göre karar verecem her şeye eğer olmazsa kazanamazsam eşimle son bi kez daha konuşucam ama eğer beni hala kırmaya devam edip dediklerimi yapmazsa ben dediklerimi yaparım boşarım onu zaten 30 yaşına kadar anca evlendirmişler bi daha ki evliliğini de 60 yaşında yapar heralde. eşim 3 kardeştir. bi abisi ve bi bacısı var. ama hepsi bizim üstümüzde. hep eşim ezilmiş hor görülmüş ne deseler yapmış şimdiye kadar ve halende sırtından inmiyorlar. insan gelinin den bari utanır çeker çenesini. ben saygımdan sesimi çıkarmıyorum ama böyle giderse artıkk yeterr bıktımm sizden rahatt bırakın bizi diye bağıracam.

eşimin nesini çook seviyorum güzel soru
hep eşim hor görülmüş ve en az sevgiyi o görmüş biraz acıyorum açıkcası. ama bana öyle bi bakışı varki içimi eziyo ben ona şikayet ettiğim zaman ne yapayım onlara gidin diyemem yapamam demesi. yani onun daha çaresiz olması acıyorum ona çünkü o iki arada bi derede kaldı. ama artık karar vermeli bana sabret demişti şimdiye kadar sabrettim. artık dayanamıyorum

fake'sin gibime geldi ama neyse önemli değil.(pyro clustic flow)
fake falan değilim lütfen ön yargılı olmayın.

sen varya hiç bişey yapamiyacağa benziyosun bunca insan yanı hepimiz boşa yazıyoruz çünki sen aslında kocanın bu hareketlerını sevıyosun valla ben anlarım bu adam senın ıstedıklerını yapsa sen bu adamı bırakırsın 20 yasındasın cok erken hersey ıcın hemde keske 20 yasında olsam 24 yasındayım ama 4 yıl bıle ınsandan cok sey goturuyo sızın sonunuz asla olamaz sen 5 yıl sonra asla boyle dusunmıceksın ve pişmanlıklar içinde olcaksın sımdı gozun gormuyo ama yanlışlardasın aşk sevgi bi bok etmez bu zaten sevgı dgl sendekı kendınde demısssın acımak. ama adam yolunu bulmus sana kendını acındırıyo ama o adamın bence acıncak bı yanı yok hemde hiç iyi bir oyuncu sadece o kdr 1 yıllık bı zaman vermıssın cok bıle adam olana bence cok bekleme kokten coz ya ayrıl yada adam et ama hiç sanmam huylu huyundan vazgecmez.... inşallah en doğru kararları verirsin..

Hayatı sevmeye devam et.. insan hayatı o kadar kısa ki.. herşeyi akışına bırak.. böyle yaşaman gerekiyordu.. bence olması gereken bunlar böyle düşün ancak yeniliklerede açık ol.. arkadaşın tavsiyesi gibi kendini eğitimede zaman ayır..
mesela en kötü ihtimal açıköğretimden oku.. bunun yanında kurslara git dil kursu vs.. kocana neler yapabileceğini göster.. yani sürekli aynı yoldan gitme derim ben.. biz erkekler aynı şeyleri duymaktan sıkılırız kimi zaman..
sen başka şeylerle uğraştıkça sürekli gördüğün suretleri özleceksin(!) belkide kim bilir..:)

yok artık olmuyor onla konuştukça o beni anlamıyor. sanırım yolun sonu kötü. öyle görünüyor. artık yüzüme bile bakmıyor akşam olunca da arkasını dönüp yatıyor ben yokmuşum gibi davranıyor. öyle davranmasına gerek kalmayacak çünkü artık ben onun için yokum kaybetti beni. buraya kadarmış. artık yeni bi sayfa daha açıcam hayattımda inşallah bi daha yanlış kararlar almam. hepinize teşekkür ederim beni cesaretlendirdiniz. inşallah siz ömrünüzde hep mutlu olursunuz. kimse sizi üzmez umarım

oyster alma haci gunluk kart al metroda otobuste gecerli.

GAP, Primark, M&S ne ararsan var oxford street uzerinde.

günlük kart londra'da alınabilecek en saçma şey.
oyster'da aynı şekilde günlük limit var zaten. belli bir miktardan fazlasını harcadıktan sonra daha fazla kredi düşmüyor.

aynı sebepten dolayı dört gün için oyster'a abonman doldurmayın, daha pahalıya gelir. normal oyster alıp top up yapın.

hamileye verirdim. sebebi yok.

Hamile,ani bi frende kotu sonuclar dogabilir.Digerleri duserse pek bisi olmaz ama hamile kadin duserse bebegin ve annenin hayati riske girebilir.

90 yaşındaki adama yer verirdim. diğerleri dayanır gibi geldi bana.

kesinlikle hamileye. sebebi de zaten hamile olması. oturmaya en çok onun ihtiyacı var.

hem oturunca diğer bir aylık çocuğu da annesinden ister kucağına alır. mis.

yasli adam ayakta durmaya dayanamayip olurse pislik olmaz, ayrica sosyal sigorta acisindan topluma yarari olur, elinde 1 aylik cocugu olan abla daha cocugunun bagisiklik sistemi tam oturmadan toplu tasima araclarini kullaniyor, cocugunu elementlere acik birakacak sekilde sokakta gezdiriyor ise cezalandirilmalidir, ayrica 1 aylik cocuk cok agir degil, ve yorgunluktan ikisi de olurse pislik olmaz, kor abi sadece kor, kapilari kapali ve oturacak yer olmadigina gore nispeten dolu olan bir tramvayda goz zaten bir ise yaramaz, hem kapinin oradan fazla ilerlemesin cunku o hengamede koltugundan kalkip disari cikma yolunu bulana kadar ya birisinin uzerine cikar ya da sofor kapilari kapatir, ama sekiz aylik hamile kadin ani bir tramvay freninde $oka girip cocugu orada birakirsa her taraf pislik olur, hatta uzerimize bile sicrayabilir. o nedenle toplum sagligi, tramvay temizleme masraflari, kiyafet temizleme masraflari, kan gorup $oka giren, saga sola kusan genc kizlari engellemek adina, + cia world factbook a daha yuksek canli cocuk dogum orani ile girerek vatana millete hizmet etme istegim nedeniyle kesinlikle hamile kadina yer ve yol verirdim.

oha, çok kolay soru.

bariz hamile kadın.

85-90 yaşındaki amca zaten çok yaşlı, ölse de olur. e 1 aylık anne de bi zahmet 1 aylık çocuğunu tramvay yolculugu suresınce sıkı tutup koruyabılır. e kor abı zaten sorun degıl, kor olması cok da sorun degıl tramvayda. tutar bı dırek ılerler.

daha zor sorular beklıyoruz.

normalde dort tane duyarli vatandas kalkmali, hepsi de oturmali.
hamileye kesinlikle. diyecektim ki, yok yok cocuk 1 ayliksa kesinlikle once cocuklu abla, sonra hamile, sonra yasli ve en son gorme engelli...

hareket eden bir aracta hem denge saglamak icin tutunmak ve hem daha 1 aylik bebegi sarsmadan tutmak en zoru. akabinde gebe bir insan en azindan tutunabilir ama sarsilmamali. cocuk rahmin icinde kucaktaki cocuktan daha stabil bir sekilde duruyor neticede. yasli amca ayakta durabiliyorsa mesele yok onun icin, dizlerinde derman kalmayana kadar dayanir. sonrasinda sendelerse biri mutlaka yer verir. gorme engelli olan ise goremiyor, tutunabiliyor, mesele yok...

hamileye veririm. neden çünkü kör abinin oturmaya ihtiyacı yok zaten, bir aylık bebeği oraya getiren anne en azından kolunda taşıyacağı için hamileye göre daha avantajlı, yaşlı amca ayakta zor duruyor olabilir ama hiç duramayacak olsa tramvayda işi ne, zaten çoğu kabul etmiyor. yani en riskli hamile ve elbette ki cevab hamile olan.

hamileye yer verirdim.

bana mi güvenmişler ak tramvaya binerken, ciddi ciddi kimseye yer vermem, utanmadan gözlerine bakarım.

yok desdinovaya guvendiklerinden degil limuzinleri ariza yaptigi icin taksi icin nakitleri olmadigindan, kart da gecmediginden binmisler...

şimdi kadın 8 aylık hamileyse götündeki basur çay tabağı kadar olmuştur ve de zaten kendisi bir tramvay kadar olmuştur, oturayım kalkayım derken, en az 4 kişiyi deli eder. anasına bacısına küfür ederler, "hay sana yer verenin de" ekolünden sen de küfürü yersin.

çocuklu kadın 1 aylık bebeğiyle tramvaya biniyorsa o bebeği sevmiyordur zaten. kadının kişilik bozukluğu olduğunu hareketlerinden de anlayabilirsiniz. kesinlikle haketmiyor bence.

kör arkadaşa yer vermek istesen bile, tramvay onun oturmasını bekleyemez. adama yer vercem diye yuvarlanıp boynunu kırarsın. acı bir durum ama körlerin kapıdan çok uzaklaşmaması lazım bence.

ah dedem, garip dedem. kim bilir ne ihtiyacı için dışarı çıktı, hayırsız evlatları, torunları gelip bir hal-hatır bile sormazken. belki 300 lira emekli maaşı için 5 saat sırada bekledi. belki de diyabet ilacını almaya taa oralara geldi. ama tek başınaydı, yılmadı. "olmaz olsun öyle evlat" dedi ve kendini çarşıya attı. sırf bu onurlu davranışından dolayı o yeri hakediyor bence. belki de bir kore gazisi idi. hem yaşlı, hem gazi, hem de hasta. per yapmış olm adam. kesin amca diyorum ben.

bi kere köre yer verecektim "bakar mısınız?" dedim. yaşlıya yer veririm ben.

hem yaşlı hem hamile hem de kör ise işte o zaman benim yerimi haketmiştir. "buyrun, soğumadan oturun" derim.

kalkar kaçarım hangisi kaparsa. hiç uğraşamam valla.

orpheus'un cevabını beğendim. birini seçip diğer üçünün bakışlarına hedef olacağıma ses etmeden kalkar giderim.

şimdi onlar düşünsün.

uyuyor numarası yaparım :))

edit: hamileye tabi ki

(bkz: otobüste yer verme önceliği)

ben de hamile diyorum.

hamile.

diğerleri ayakta olmay dayanır gibi ama hamile kadın için cidden eziyet olur o kalabalıkta ayakta durmak, sağa sola savrulmak.

Bu sebeple hamile.

hiç kimseye yer vermezler boşuna takılmayın. engelliye değilde bir hatuna yer veren bir öküzle tanıstım geçen gün. o süslü hamın kızımızda hiç itiraz etmeden oturdu.

yani istanbullu pek sallamıyor bu olayı. başka şehirlerde nasıldır bilemem.

hamileye verirdim

yaşlının zaten işi bitmiş
köre bi şey olmaz

niye benim etrafımdaki kızların hiçbiri özellikle arabası olan erkeğe "gönül" vermiyo acaba? böyle bi kriterleri yok en azından. çok ilginç bazı kanıların nasıl oluştuğunu anlamıyorum. neden genelliyosunuz ki? etrafta bunu takmayan sürüyle kız var.

ama "sana ne kardeşim ben soruyorum cevabın var mı?" dersen, şu durumdan olabilir olsa olsa. bi önceki ilişkisinde bu rahatlığı yaşamışsa(hani arayarak değil, şans eseri); şimdiki ilişkilerine başlamadan bunu kriter olarak koyabilir. ama zor yani bu da tabi.

eh araba iyiyse parası da çok demek. bu kızlar da orospu ruhlu oldukları için arabası olana veriyorlar.

(bkz: neslin devamı)

Arabası olan adamın cebinde parası da vardır. Şimdi kızacaklar ama kadın çoğu zaman paraya verir (gönlünü). İster evinin kadını olarak tek bir adama, ister Karaköy'deki gibi bir otobüs dolusuna.

Not: Atalarımız derki; "Erkeğin güzelliği parası, kadının parası güzelliğidir."
Not 2: İnşallah banlanmam ama acı gerçek budur.

"Kız isteyen mühendis ve doktor" önermesinde bile bir maddi unsur olduğunu düşünürsek,
oldukça normal bir durum.

arabaya gönlünü veren kızlar mantığı; "ipsiz sapsız biri olup ikimizi birden süründüreceğine, arabası olup kraliçeler gibi yaşarım"dır. aslında bu sadece arabaya-veren-kızlarda değil de, herkes de vardır. bir marketin önüne lüküs bir arabayla gelirseniz, market sahibi sizi kapıda karşılar.

demem o ki; araba, yat filan bunlar zenginliğin göstergesi olduğu için, paraya önem veren insanlarda ekstazi etkisi yapar.

misal benim şu an çok param olsa idi, annem bana daha çok ilgi gösterirdi diye düşünüyorum. şimdi ben burda adamsı, adamsı yazıyorum ama bazen ben de zenginler için böyle düşünüyorumdur.

www.youtube.com

istediğiniz kadar genelleyebilirsiniz, haklısınız da. ben kız olsaydım ben de arabası, parası olana verirdim(?).

ye kürküm ye

kadınlar binyıllardan beri güce taparlar, bugün güç paradır. o arabaya jetonla binmiyor neticede.

aklama çabalarına hiç gerek yok. "orospu ruhluyum" deyin, dürüstçe ve kendinizle barışık yaşayın işte. şu hayatta bundan daha güzel bişey var mı..

neymiş efendim? "rahat etmek" için öyle yapıyormuş. türkçesi şu: bu kızın araba yerine örneğin otobüse veya taksiye binerek kazanacağı maddi rahatlığa biçtiği değer sevgilisinin ve ilişkisinin hissettirdiklerine verdiği değerden daha fazla. şimdi bunun adı orospuluk değildir de nedir peki a dostlar?

tabi herkes aşık olup da ilişkiye girecek diye bir şey yok. aşık olunabilecek insanlar da ağaçta yetişmiyor zaten. fakat karşısındakine ve ilişkiye kendi vermediği değeri/sevgiyi/saygıyı karşısındakinden göremediği zaman sızlananları da anlamıyorum.

Direkt arabaya veren var, arbadan inen arkadaşıma "bi arabalı sevgilimiz olmadı" diye laf atıldığını biliyorum.

Ama araba genellikle destekleyici bir unsurdur. Gece dışarı çıkacaksın, kız şıkır şıkır giyinmişken otobüs/dolmuşa binmeyi mi tercih eder yoksa kapısından gelip arabayla alan, gece de kapısına bırakanı mı tercih eder ?

Hiç iki gönül bir olunca lay lay lom edebiyatına girmeyelim.

Yazın diyelim sağa sola kısa mesafeye günübirlik bir yerlere gitmek istedin. Sırtında çanta o otogar senin şu dolmuş benim dolaşmak adamı hayattan soğutur.

Pikniğe gitmek istedin, piknik alanlarına araba gitmiyor.

Gece mekandan çıkacaksın. Saat 3te 4 te otobüs yok amk.

taksi de nereye kadar, geçirdikçe geçiriyorlar.

kız olsam ben de arabaya verirmişim valla, 3 aydır arabasızım, 10 senedir götüm doğru dürüst otobüs yüzü görmemişti kıymetini şimdi anladım. evet arabay binmek çok önemli.

onlar kız değil mal. (kız değil derken asla bakireliği kastetmedim)

ölüyor anasını satayım. evet çok önemli arabaya binmek. fakir erkeklerin de sevgilileri olabiliyor. arabalı erkek büyük memeli kız gibi bir şey. artı bir özellik. daha iyisini bulmanı sağlıyor. bilgiğin iktisadi kavramlarla incelenebilecek meseleler bunlar.

böyle kızların varlığından nedense sadece internete girdiğimde haberim oluyor. esprisi döner hep "oooh zengin evlenilinir de" falan diye ama öyle bi dünya yok. sırf arabası var diye biriyle çıkacak ya da arabası yok diye sevgilisin küçümseyecek kimseyi tanımıyorum ama illa ki istisnalar vardır da nedense onlara hep sözlük insanları denk geliyor

yok böyle bişey.

dünya üzerinde her türden arızalı insan bulmak mümkündür ama sadece araba için birisiyle beraber olacak kız yok denilecek kadar azdır.

maps.google.com

bende arızalı çalışıyor ancak bu site kıble bulmaya yarıyormuş.
www.qiblalocator.com

sanırım yüzünüzü güneşin doğduğu yere çevirip sol elinizle güneşi gösterir, sağ elinizi de sağınıza doğru uzatırsanız aşağı yukarı iki kolunuzun ortası olacaktır. bu camiler için edirne-kars arasındaki fark nedeniyle bulunduğunuz yere göre birkaç derecelik oynamalar gösterebilir ama bu sizi bağlamaz tabi.

kıble saati var takvimlerde. o saatte yüzünü güneşe dönersen o taraf kıble oluyor.

Ufak bir pusula alın. Gittiğiniz başka yerlerde de kullanırsınız. Pahalı bir şey de değil.

www.turkcebilgi.com

çok şahane laptop çantaları gördüm gerçekten ama hangisi nerede satılır bilemiyorum.
sizin tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir tane bulabilirsiniz sanırım biraz ararsanız.

Bir sırt çantası deneyebilirsin. Ben zamanında Eastpak'in notebooklar için ürettiği bir sırt çantası buşlmuştum, 4 sene önce falandı hatta. O zamanlar daha 15,4" ve 17" için iki seçeneği vardı şimdi belki daha da çok opsiyon olabilir. Öğrenciyken özellikle sabahlara kadar oyun oynama planlı arkadaşlara giderdik, o zamanlar özellikle çok hayrını gördüm.
Aynı anda hem notebook'u hem apratları kabloları, hem de yatıya kıyafetleri falan sığdırabildiğim bişeydi.
İş için nasıl giyinmen gerekiyor bilemiyorum ama ben şu an işe bile bununla gidip gelebiliyorum. seviyorum lan çantamı :)

targus??

omuzlar isyan ettiyse su cekcekli olanlari, hani valiz gibi, onlari deneyin. Oyle super cantalar var.

havlu önemli evet...
(bkz: the hitchhiker's guide to the galaxy)

Bimeks'te Case Logic sırt çantaları baya bir büyük kendime aldım geçen hafta(Forum İstanbul'dan).Aynı ürün Teknosa'da 2 katı fiyatına satılıyordu.

Sürekli irtibat halinde olursan kapısında yatar kalkarsan alırsın gibime geliyor ama sormak istediğim bir soru var?

Bilet niye aldın?

Söylediklerin gayet olumlu görünüyor. Bunlar dışında olumsuz bir durum yoksa vizeyi rahatlıkla alırsın. 15 gün söyledikleri maksimum süre. Bu süreye kalmayabilir bile. Eğer biletin, rezarvasyonun felan varsa, telefonla faksla biraz taciz edip bastırırsan daha da erken alabilirsin vizeyi.

wtfayta: Bileti erken alınca ucuz oluyor.

eskili, eğer turist vizesi ile gidiyorsan (6 aya kadar öğrenci vizesi gerekmyor) Belgeleri verdikten sonra 1 hafta içinde sonuç geliyor. Benimki 5 iş günü içinde geldi, arkadaşımın 3 iş günü, bir başkasının 2 vs. hepsi de son 4 ay içinde oldu.
Korkma lan.

Bileti erken rezerve etmesi yeterliydi... Ben öyle yapıyorum hep... Hem oldu da bir problem çıktı rezerve iptal ediliyor.. Bir telefonda 2 dklık iş bu...

özellikle ucuz biletler için önceden rezervasyon veya sonradan değişiklik yapılamıyor maalesef.

ilk vizeniz olacağı için normalden uzun sürmesi olası.
22 gün biraz zorlayacak, keşke bu kadar gece bırakmasaydınız.
yine de mümkün olacaktır sanırım.

sen şimdiden randevunu al

Ben 1 yillik ogrenci vizesine basvurdugumda bankada o kadar param bile yoktu. Vizeyi almak icin Ispanya'dan basvurmak zorundaydim, daha once Ingiltere vizem de yoktu, basvurduktan 5 gun sonra pasaportum elimdeydi.

askerligin bitmis olmasi arti degil bi eksi oluyor, en azindan amerika icin boyle..

benim bir arkadaşım Manchester-Bursaspor maçı için 1 haftalık vizeyi 10 günde aldı. Sen haydi haydi alırsın gibi geliyor.

turistik vize için Eylül'de başvurduğumda cuma günü belgeleri verip çarşamba günü almıştım.
Hayatımda hiç yurt dışına çıkmamıştım. Ve askerlik yapmadım.
Evrakları düzgün bir şekilde hazırlayıp teslim ettikten sonra çok uzayacağını zannetmiyorum. (Özellikle iş yerinden antetli kağıda ingilizce bir yazı alman çok yararlı olur)
Diğer yandan yılbaşı bayram gibi zamanlarda süre uzayabiliyor diye biliyorum. Hiç gecikmeden randevunu al bence.

braşov tabii ki.

ayrıca burgas

duyuruya çöküyorum.

sao paulo da bir kız vardı lan onu görürüm ben de hakkaten vizeden muaf mıyız?

Bakmaya üşeniyordum ama madem gönül işi de girdi araya:

Brezilya: Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Kaynak: www.mfa.gov.tr

hafız sen elini kolunu sallayarak girerken amerikalılar vize kontrolüne gidiyormuş gidersen görürsün diyor çeşitli kaynaklar.

uçuş avrupa aktarmalı olunca transit vizesi gerekiyormuş. thy direk uçuş çıkartmış vize gerekmiyormuş. arada gönül işi var diye sözlükteki brezilya başlığının hepsini okudum orada gördüm.

biletleri çok pahalıdır tabii brezilya'ya gidiş-dönüş

thy 3400 lira isterken aktarmasız lufthansa aktarmalı 1500$ civarı istiyor transit vizeyle uğraşılır gibi
edit: gidiş geliş fiyatları bunlar tabi

brezilyaya gitmiş bir kimse olarak bu soruya cevap vermek istiyorum,

Latin amerikada Brezilya,arjantin,şili,uruguay,paraguay gibi en güneyde kalan hiçbir ülke türklerden vize istemiyor.
Merak etme Uçaktan indikten sonra pasaport bölümüne gidiyorsun ve 3 aylık vizeni alarak dısarı cıkıyorsun karayolu ile uruguay,arjantin,şiliyede gidebilirsin aşağı yukarı her ülkeye girişte 3 aylık turistik vize alıyorsun 3ay yetmezse İmmigration ofisine gidip 3-6 ay daha vize almanda mümkün
latin amerikada bu şekilde yıllardır dolaşan insanlar tanıyorum .
Ulaşım konusu ise Şöyle;
THY'nin Brezilya Sao paula'ya Senegal aktarmalı Atatürk havalimanından seferleri var ama çok maliyetli
Brezilyaya , avrupadan Çok uygun fiyatlara gidebilirsin. nasıl mı?
Almanya üzerinden gitmek istersen Alman konsolosluğundan transit vizesi alman gerekiyor.
iltica etme tehlikesi nedeniyle almanya bu vizeyi biraz zorveriyor
Heathrow yai londradan British air ile gidebilirsin ancak İngilterede transit vizede türklere sorun çıkarıyor. Aynı şekilde airfrance ile Fransa üzerinden ,Hollanda üzerinden KLM ile gitmek mümkün ancak Bu ülkelerde iltica tehlikesi nedeniyle Transit vize vermek istemiyorlar.
Sonuca gelecek olursak Avrupa Ülkelerinde en kolay transit vize alınabilecek Ülke İspanya
en ucuz fiyatta zaten İspanyol şirketlerinde
Spanair ve İberia air ile last minute fiyatlarla santiago,buenos aires,sao paulaya 30-40 euro başlayan fiyatlarla bilet bulmak mümkün!
ancak bunun için çok iyi araştırma yapmak lazım! çünkü bu ucuz uçuşlar barcelona,sevilla,madrid gibi çeşitli havalimanlarında son dakikada ortaya çıkmaktadır.
kaçırırsanız ya ülkenize geri dönmek zorunda kalırsınız ya da havalimanında diğer uçusu beklemek zorunda kalırsınız.

bir yanlış anlama olmuş sanırım.
aktarmalı uçtuğunuzda brezilya yine vize istemiyor. aktarma yapacağınız ülke isteyebiliyor bazen transit vizeyi.

Hangi gazeteyi arıyorsanız, onun dağıtım şirketinin en yakın şubesini bulun. Hani şu kuponları alıp hediyeleri veren şube oluyor. 100lerce var istanbulda.
Mesela yaysat şubesi

Edit: Bir gün önceki gazeteyi mesela dünün gazetesini şimdi bu sabah bayilerden toplayıp o şubelere götürüyorlar.

edit: sadece 10 ekimi okumuşum, sende eski gazete satılır demişsin sorunda :)

iyi de yani 3 5 gün diil 80 lerin gazetesi lazım bana?

milliyetin arşivine bak. sadece ilk sayfasına bakabilrsin.

üniversite kütüphanelerinde mikro filmleri bulunuyor eski sayıların.

üniversite kütüphaneleri +1
mikro film olanını bilmiyorum ama, mesela anadolu üniversitesinde ciltlenmiş arşivleri vardı bütün gazetelerin.

beyazıt kütüphanesinde olabilir

1897 yılına ait gazete arıyorsa İstanbul Ünv kütüphanesine gideceksin!
yanlış yazdıysan 1987 yılına ait arıyorsan? internet sitelerinden arşiv bölümüne gir 30-40 yıl eskiye gidebiliyorsun bazılarında...

teorik olarak milli kütüphane'de basılmış her şeyin bir kopyası var.

milliyet arşive üye olursan tüm gazeteyi görürsün....

e tabi orda kızlar biri tanışmaya geldiğinde "anaa pis abazaya baaaaaak ıyy iğrençpisherifyanımageldibenimlekonuşmayaçalıştı pis abaza yaaaaaaaaaaaaaa!!!!11!birbirbir!!" gibisinden düşünmüyorlar. en olmadı medenice reddediyorlar.

bardan her gün bir kızla çıkman çok kolay,
seninle yatması için senden hoşlanması yeterli çok fazla kriterleri yok yani.
şu varki eğer orada da rus barları varsa görecesinki bir adam beş altı kızla mekana geliyor o gruptan hangisinin o adamın kız arkadaşı olduğunu çözmelisin yanlışlıkla o kızın limana yanaşırsan allah verdi demiyor adamlar haberin olsun. diğer kızlar serbest :))
taktik değil özgüven meselesidir olay.

www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com

ne bu ya iki günde tribe girmişsiniz.. bu kadar peşin hükümlü olmayın.
hiçbişey anladığınız yok daha.

hava soğuk olacaktır muhtemelen... kilise hemen merkezde çikolata müzesinde oralarda... yakın ikisi... çikolata dışında kolonya alabilirsin ama pahalı.. gece çık eğlen.. geceleri renklidir. özellikle cuma geceleri çok yoğun olur. bir de bol bol bira dene....

içki sigara dönüşte elbette sorun olur.

kölsch içiyorsun. tekne turu yap köln'de.

giderken istanbul freeshopundan limitin kadar içki ve sigara alıp sorunsuz almanyaya giriyorsun, oranın freeshopundan da limit varsa istediğin kadar istediğini alıp oteline gidiyorsun.
dönüş yolunda istanbul ve almanya freeshoplarından aldığın herşeyi bavula uçağa verilecek bagajların arasına sokuyorsun. dönüş almanya freeshopunda alışveriş yapıyorsun kabin bagajına koyuyorsun limiti kadar, indiğinde de limitin kadar istanbulk freeshopundan alışveriş ediyorsun...
yalnız aynı içki türünden çok almamakta fayda var. neticede xrayde bagajlar kontrol ediliyor. tekil kullanıcı olmanın ötesinde işi ticarete dökme ihtimalini göz ardı etmeliler...
bence...

müzikle ilgiliysen köln music store'a uğra.
kölnde dome'u arkana aldığında ileride sağda taş yollu bir sokak var, istiklale benzer araç giremez. hala öyleyse keyifli oralar...
sola dönüp ilerlediğinde music store'a giderken solda erotik market var, enteresan ve komik ürünler bulup arkadaşlarına hediye edebilirsin...

iyi seyahatler...

1) 1 yıldan uzun süreyle alınamaz. bedava değil, sadece daha ucuz (yarıyarıya gibi)
öğrenci olman bunu alabilmek için yueterli değil, eğitimle ilgili bir nedenle yurtdışına çıkman gerekiyor.. bu pasaportu almak için öğrenci işlerinden bir yazı alman ve o yazıyı pasaportu alacağın yere (emniyet müdürlüğü) götürmen gerekiyor. eğer yurtdışına turizm amacıyla gidiyorsan, o belgeyi genelde okuldan sana vermezler, ama belki verebilirler de, work and travel'ı dil eğitimi olarak kabul eden öğrenci işleri de var, hadi ordan len diyen de.

harçsız pasaportla ilgili üniversitenin düzenleyeceği bir belge var. onu vergi dairesine onaylatıyorsun ve pasaport başvurusuna bu belgeyle gidip harç masraflarını ödemiyorsun. süresini bilemiyorum ama.

öğrenci pasaportu diye bir şey yok. sadece normal pasaportu öğrenci olduğun için harçsız alıyorsun. bu durumda 2. sorunda cevaplanmış oluyor. nasıl harçsız alırım diyorsan:

fakulteden alacağın belgeyi dekan imzalıyor sonra onu rektorluge götürüyorsun bir de rektör imzalıyor. sonra o kağıtla gidip defterdarlıktan kısacık bir işlem yapıyorsun ve oradan aldığın belgeyle artık emniyete gidip harçsız olarak pasaport almaya hazırsın. defterdarlığa giderken öğrenci kimlik kartı ve kimlik fotokopisi götür.
süre ise şöyle oluyor. dekanlıktan aldığın kağıtta ne kadar süre ile gideceğine dair bölüm dolduruyorsun. sen oraya ne kadar süre yazarsan defterdarlık sana o kadar sürelik harçsız pasaport verir. ama 2 yıldan fazla harçsız pasaport vermiyorlar. yani 4 de yazsan en fazla 2 yıl alabilirsin. zaten daha fazla kalacaksan da sen 2 yıllık al sonra yurtdışında onu uzattırırsın, elçiliklerimizde bunu yapmak çok kolay ve daha ucuz. bence 2 yıldan da az yazma çünkü o kağıda kazdığın hiçbir şey için okul veya defterdarlık bir kanıt istemiyor. yani sen oraya "amerikaya 2 yıl dil eğitimi için gideceğim" yazarsan kimse sana "hani kanıt" demez, 2 yıl verirler. haydi selametle.

(git:142087 )
uğraşmaya değer neticede harç ödemiceksin o paraylar başka şey yaparsın, gideceğin ülkede mesleğğin yada okuduğun bölümle ilgili bedava girebileceğin seminer fuar bul, onun ismini al giriş kartının kopyasını da dilekçe ile birlikte öğrenci işlerine ver, sorun çıkartmıyorlar, tabi tatlı dille anlatman lazım

inci.sozlukspot.com

iki saat aradım çıkardım al.

Artık bir anlamı yok.

Öğrenci pasaportu 1 yıllık veriliyor, uzatma da kaldırıldığı için sonra yenisini almak için tekrar başvuracaksınız. Yani 50 liralık bir cüzdan bedeli ödeyeceksiniz.

10 yıllık e-pasaportun harcı 310 lira, yani yıllık 31 liraya denk geliyor.

O öğrenci pasaportu değil.

Gri pasaport olarak geçer. Yurt dışına gidecek olan resmi görevliler içindir ve en önemli özelliği Yeşil Pasaport gibi vize gerektirmez arkadaşlar.

Çiplilerden önce öğrenciler lacivert pasaportu harçsız alabiliyorlarmış. Doktora öğrencileri 3, master 2 yılmış en fazla. Şimdiki durumu bilmiyor giden arkadaş.

Tabii 3 yıllık istiyorum deyince de vermiyorlar hemen, ikna etmek gerekiyor.

Buyrun:

www.mfa.gov.tr

var ve ülkesine göre değişiyor

Benim bildiğim randevu olayı e-pasaporta başvurma için onun dışında her türlü sabah erkenden direk gitmek gerekiyor.

her kosulda her turlu islem icin randevu almadan gitmek mumkun. randevu sisteminde yogunluk oldugu icin emniyetin sayfasinda bile randevu almadan gelebilirsiniz diyor. erkenden giderseniz polis isinize gore sira numarasi veriyor.

uzattırmanızı önermem. en fazla 5 yıllık uzatıyorlar eski pasaportlar. yeniler 10 yıllık veriliyor aynı fiyata.

giderken parmak izi kagidini da yaninda gotur mutlaka orada vakit kaybetmezsin.

voipwise kullanmistim ben, voice over ip seklinde calisiyor, voip icin baska bircok program daha var. voipwise'i en son 3 yil once kullandim, o zaman disardan turkiye'deki sabit hatlari aramak bedavaydi, mobil hatlari aramak da uygundu normal telefonla aramaktan. ben daha cok sabit hat aramak icin kullaniyordum, memnundum baya.

ben voip buster kullandim. cok memnundum. websitesinde fiyatlari var:

www.voipbuster.com

türkiyede bir sabit hattınız varsa (bkz: wirofon)
sabit hatlar bedava, cep telefonlar 0,9 kuruş mu neydi...

(bkz: lebara)

+1

bu arada surada bu soru sorulmus ve degisik cevaplar verilmis. mesela iniste ve kalkista ucak fazla yakmasin camdan gelen isikla icersi isinsin demis birisi.

answers.yahoo.com
malaysia.answers.yahoo.com

verilmiş en mantıklı cevap,uçak bir sorunla karşılaşırken dışarıyı görünce daha çabuk olayın farkına varıp hareket edebilmeniz,çabucak oksijen maskesini alıp takmak,can yeleğine sarılmak vs gibi.

sacma da olsa inerken ya da kalkarken cevrede ne olup bittigini gorup, herhangi bir sorun aninda tedbirli olmanizi saglamak icin oldugunu dusunurum sahsen.. yani acil cikis onunde oturanlarin en azindan kapiyi acma durumlari olursa diye her zaman dis sartlari biliyor olmasi gerekiyor.. kaynak: götüm

bir bilene sormak lazim tabi..

www.gutefrage.net

surda yazilanlara göre (almanca) bir tür güvenlik önlemiymis. olasi bir kazada ucagin icindeki aydinlatma bozulursa iceriye isik girmesi icinmis.

yanniz her havayolu sirketi istemiyor bunu, ben simdiye kadar sirf sun express'de karsilastim bu istekle.

ısı olayı çok sıkış geldi,
dışarıyı görebilmek de opsiyonel olduğu için çok mantıklı gelmedi. yani benim güneşliğim açıktır da abkmıyorumdur, bakmak istesem zaten açarımdır, niye zorla açtırıyorsundur.
sun express ve pegasus ve anadolu jet ve turk havayollarında karşılaştım bu uyarıyla. (daha eskilerden pek emin değilim ama son 10-15 anadolu jet seferimin hepsinde bu uyarı vardı zira kayıttan veriyorlar :) )

tabii şu ana kadar en mantıklısı içeri-dışarı görülebilmesi ama ne bileyim işte ...

ramizdede kusura bakma ama "bi çay koy" demek istiyorum sana. adam üşenmemiş duyuruda cevaplaya basmış, ne yazmış. hey yumurtaya can veren yarrabbim

hotmail diye de bir şey var.

senelerdir uçaklara binerim, erli yabancı her türlü firma daha hiç rastlamadım. bu arada hiç pegasus ya da sun expresle falan uçmadım ama thy de de karşılaşmadım böyle bir olayla.

thy'nin iç hat uçuşlarında hep açtıran anonslar denk geldi bana da.

youtube diye de bişey var.

thy'de ben de o anonsları duydum. "farkındalık" olayı bence de en mantıklısı.

etrafta neler oluyor diye bakıp aniden karar vermek en mantıklı cvp.

thy'de sayısız kez karşılaştım, göz alışması içindir.

dışarıyı izleyin bu görsel şöleni kaçırmayın diye.

bir sun express hostesinden az önce msn yoluyla gelen cevaptır:


ucak inis kalkis esnasinda ozellikle inislerde ;iste motordan ates cikabilir; disarda abnormal bi durum olabilir. bizler arkada bagliyiz sonucta. kanatlarda motorda ne oluyo minnacik camlardan goremiyoruz. bunu yolcu gorup farketsin diye...

ya da kalkis yapamadik, attention crew on station komutu geldi kokpitten. iste bizler dis gozlem yapmaktayiz. yine bizim pencereler yeterli kalmiyo ;kabine ilerleyip dis duruma bakman gerek falan gibi bi suru senaryo durumu var bunlar icin. ama oyle bi durumda panik halindeki yolcudan bunu isteyemezsin falan, onceden actiriyoruz iste...

olası bir kazada hem içeridekiler dışarıyı, hem de dışarıdakiler içeriyi görebilsin diye.

sorunun cevabı, uykunun ağırlığı ile ilintilidir. eğer top, tüfek patlasa uyanmaan biriysen olmaz o iş..ama normal bir gürültüyle uyanıyorsan, telefonu yakınına koyarsan sorun olmaz. o tıkaçlar sadece gelen seslerin frekansını düşürüyor. belirgin sesleri gene duyuyorsun; ama tıkaç, rahatsız etmeyecek seviyeye getiriyor.

kulak tıkacı genelde tiz sesleri daha az keser. uğultuyu, rüzgarı, horultuyu duymazsınız ama telefon alarmını duyarsınız. ben kolayca uyanıyorum.

ben çok kolay uyanıyorum:)

aynen bende telefon alarmına hemen uyanıyorum

merak etme efendi adamla evlenirler

kendilerini bi bok zanneden hanımkızlarımız siktiri yedikten sonra efendi adama gelecektir merak etme.

bkz:başlık

sözlükte sayfalarca başlığı varken buraya yeni konu açmanın mantığı nedir?

(bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)

konu kilitli.

birisinin onu iyi s.kebileceğini diğerininse ona iyi bakabileceğini düşünür kadın burada. önce piçe sonra efendiye döner iş.

başlıkta uzun uzun yazmışlar zaten

ben de tam tersini seçtim. hatta biraz da karasızdım bunun üzerine bir duyuru açmıştım. herkes direkt karşı çıktı. toplum onlara yönlendiriyor genç kızları, efendi olanları da kendilerine saklıyorlar heralde. neyse.

kadınlar efendi zannettikleriyle beraber olur ama aslında adam piçtir, kız da bunu göremeyecek kadar saftır

(bkz: deveyi diken insanı siken)

efendi adam dediğin genellikle az konuşuyor ve sıkıcı oluyor. kızlar gülmek, coşmak istiyor. piç tercihi de bu isteğe ziyadesiyle cevap veriyor. olay bu sanırım.

kızlar ortamdaki alfa male e verirler. alfa male kesinlikle efendi adam değil piç adamdır.

efendi adam sıkıcıdır, piç adamdan da korkarlar bi süre sonra. arada olmak lazım en güzeli.

eglenilecek kiz var evlenilecek kiz var diye ayrim yapan erkeklerin anlamasi lazim halbuki bunu da.

Evde kaldıklarını anlayana kadar o :)

piç diye tabir ettiğimiz erkekler kızların gözleri onların üstünde olduğu için götü kalkık olur kendilerine güvenleri maksimum seviyesini bile aşmıştır eğlenmek vs. şeyler içinde kızlar eğiç erkekleri seçerler.efendi adam ise daha pasif kendini yanlız hisseden bi kızın gelip onu farketmesini bekler ama aslında kızların hep aradığı erkek tipi efendi olandır.

(bkz: #9155759)

www.trustpilot.co.uk
gayet güvenilir bence.

yalnız dikkat edin gümrüğe takılmasın o.

Ben şu gümrük olaylarını da biraz soruşturayım hiç bilmiyorum bu muhabbetleri. Çok teşekkür ederim.

dikkat, shipping'de trkiye yazmıyor. aynısını mymemory'den alabilirsin.

İlk oraya baktım ama maalesef Mymemory artık Türkiye'ye gönderim yapmayı durdurmuş. Shipping kısmındaki Türkiye olmaması benim de dikkatimi çekti siteye mail gönderdim cevap olarak "Google Checkout" yöntemi ile gönderebileceklerini söylediler.

İleride bu sorunlarla karşılaşan olabilir. Gümrük meselesine de değineyim: Şimdi gümrükte takılma olayını da gümrükçü bir arkadaşa sordum 100$'nin altındaki ürünlerin gümrüğe takılma ihtimali çok düşükmüş. Ve aynı üründen 5-6 tane almazsan sorun olmaz diyor. Öyle olunca işin ticaretine yaptığın zannediliyormuş.

Hayırlısı olsun bakalım. Alıyorum artık. :)

kabul hostel bir backpacker olarak zevkliydi, merkezi, eğlenceli.

ama uzun süreli kalıp kafamı da dinlemek istiyorum bazen diyorsan bilemeyeceğim.

tam adını hatırlamıorum ama içinde bi moon yada sun geçiyodu galiba. La rambla da kentucky fired chicken aralığından girince 20 mt ilerde solda kalıyor. oraya git ve teras katını iste biz kiçi başı 20euroya kalmıştık kliması fln da var. hatta buzdolabı ocağı da dahil. tava bırakmıştım oraya duruyosa kullanırsın :D

hostelworld'den ratinglere göre sıralatıp inceleyin. buradaki birkaç kişiden alacaklarınıza kıyasla çok daha fazla yorum bulabilirsiniz.

ben aldım bez ayakkabı hafif koyu krem rengi gibi. eğer bulursam fotosunu gönderirim sana tommy'de vardı. çok süper bi ayakkabu.

boyner'de keds satılıyo oraya bakabilirsin.

evet bakarım o zaman ben. teşekkürler.

LCW'de de çok uygun fiyata buna benzer ayakkabılar var. Hatta ben bir koyu yeşilini, bir de bej rengini aldım.

bershka, zara, pull&bear bilimum bu cesit yerlerde var onlardan..duz olan renkleri az genelde ama var yani

lcwden aldığım her iki ayakkabıyıda iki ay sonra çöpe atmak zorunda kaldım .konforsuz ve kalitesiz sadece görüntü lcw.

gittigidiyor'a bak?

galatanın altında:

www.lastikpabuc.com

superga bakabilirsin. aynen böyle bişiler işte. neofly larda satılıyor.

180 boya scooter iyi durmaz gibi.

ilk motorun mu olacak, tecruben var mi?

eger ilk motorun olacaksa ikinci el bisey al, duzgun kullanamayacaksin, sifir motoru heder etmis olmazsin hem de sifir motorun bir suru bakimi, iviri ziviri var, ikinci el temiz bi motor en iyisi.

1500 - 2000tl arasina mondial 250mct alabilirsin 2.el, buyuk motordur, gorunus olarak baya guzeldir. ama viteslidir.

ilk motorum olucak ve acemiyim.acemi olduğumdan ne kadar temiz vs işlerinden pek anlamıyorum sıfır düşünüyorum.parada varken alayım yoksam sağa sola gidicek.

250mct tarzı motorlar çok büyük geliyor.rahatta edemem.çoğu yerde çin malı pek dayanıklı değil diyorlar keeway şimdilik iyi gibi duruyor macar?

mondial 150zat uygun bence. bilinen bir sorunu yok, parçası ucuz, servisi bol. maxi scooter havasında. güvenli, dengeli sürüşü olan bir motosiklet.

motosiklet forumlarına sormanızı öneririm. daha doyurucu yanıtlar alırsınız.

5. madde mantıksız olmuş. Bu fiyata kalitesiz bir motor satın alınabilir. Motorlarla yıllarım geçti. Motosiklet forumunda da aynısını yazarlar. 5. madde imkansız. 6. madde zor. 8. madde hiç zor değil. Son olarak ucuz motorlarda 4. maddeyle 5 ve 6. maddeler malesef birbirlerine zıt kutuplardır. Kapalı ve özet yazdım üzgünüm.

Mondial'den kesinlikle uzak durun.

@neotunc 5. maddde içinde en az sorun çıkaracak diyorum.Mondial i kesinlikle önermiyorsun peki hangi marka motor önerirsin bu kadar paran olsa hangisini alırsın?

@386 dx oralarada el attım dört bir yandan bakınıyorum.

bu maddelere uygun sıfır alabileceğin tek scooter honda activa olur.

çin malı almanı tavsiye etmem. yolda giderken tekeri çıkanı görmüşlüğüm var gerisini sen düşün.

180 boy scooter için çok çok uzun değil. adam 1.98 - 120 kilo değilki.

bence 2. el piaggio beverly'lere bak derim, memnun kalırsın. fiyat konusunda şu ara bilgim yok ama.

@altinci nesil caylak piaggio beverly ikinci eller dört dörtbuçuktan başlıyor beni aşıyor.

Bence hiç uğraşma yeni çıkar derim bir haftaya çıkar en geç sanırım
zaten defter bedeli de 50 tl

hayır eskisi hakkında soruyorum.

Eski pasaportunuzun ilk alınma tarihi on yıldan eski değilse istediğiniz iki işlemi de yaparlar. Bir günde de vermeleri lazım normal şartlar altında.

süre uzatma en çok 5 yıl için yapılıyor, hiç gereği yok.
yeni pasaportları 10 yıllık veriyorlar.

binlerce kişi olucak illa ki belediye sefer koyar. ya da özel minibüsler olur "bakkıköy bakkıkö akksaara akksaraa" diye bağıran rahat olunuz.

kadıköye kadar at kendini de...

ordan 130 yaparsın sabaha kadar var zaten.

kadıköy'den sonra da harem gebze minibüslerine binersin olmadı.

olimpiyat stadından tuzlaya piii !

zor dönersiniz biraz.
dönmeyin, oralarda bir yerde kalın/takılın.

turkiyeye giriste genelde kontrol edilmiyor.. son gelisimde bi amca oturuyordu gumruk masasinin basinda.. onunden gecip gidiyordu herkes..

gümrükten girişler örnekleme ve şüphelenme üzerinedir.

tipe, bagajına ve hareketlerine bakılır. endişeliysen, adamın gözlerine bakarsan, telefonla konuşarak geçmeye çalışırsan seni çevirme ihtimali yükselir.

olur da bagajını açarsa ve içinden 3 laptop, 4 blackberry çıkarsa bunları beyan etmediğin için başın belaya girer.

aynen öyle. rastgele kontroller oluyor. ben eşyalarımla birkaç kez arandım bu şekilde.

Size KVM Switch değil Thin Client Lazım. urun.gittigidiyor.com bu tip bir şey işinize yarayabilir.

kvm switch tam tersi dört kasa tek monitör için kullanılıyor.
thin client alın evet.

gumtree'ya baktiniz mi?

london.craigslist.co.uk

buraya bakın bir

bonus olarak (bkz: craigslist)

spareroom iyidir.

dostlarim,

gumtreeden simdilik super oldugunu dusundugum iki British ev arkadasi buldum.

Greenwichte ikamet edecegim.

Londra`daki yazar arkadaslarimi beklerim her zaman.

Cevaplariniz icin tesekkurler

ayrica bir de sunu soyleyeyim.

Craiglist dolandiricilarla dolmus, cok kotu. Yani londra kismi en azindan oyle.

gumtree cok daha iyi.

Kendinle konuşabilirsin. Yalnız ve sesli bi şekilde.

yeni şeyler dene

kendinize bunlari dusunmek icin zaman ayirin.

kendin ol.

içgörü başlığı ilgini çekebilir.

Sebamed dökülmeye karşı şampuan var, saçınız kısaysa memnun kalabilirsiniz. (Eski sebamed değil ama) Uzunsa katır kutur yapabilir.

ben elseve kullanıyorum arı sütü. çok fazla dökülür saçlarım aynen benim de ince telli. ama sanki azaldı gibi. bir deneyin isterseniz..

clear ipeksi dokunuş. nerdeyse saç tiplerimiz benziyor. ben de head and shoulders kullanıp beğenmemiş ve hemen ardından bunu kullanmaya başlamıştım.

Şu Otacı bitkisel şampuanıda bir dene istersen . 2 senedir kullanıyorum gayetde memnunum .

tresan isirgan otlu da iyidir..

Şampuanın içine bepanthen,evigen,bemiks ampüllerini karıştır ya da çam terebentin karıştır işe yarıyo.ya da susam yağı,yılan yağı,badem yağını karıştırıp saçına masaj yapıp beklet sabaha kadar

hayatımda head and shoulders kadar saçma bir şampuan görmedim

benim tavsiyem : elseve multivitaminli

panten

ne kadar kimyasal, o kadar dokulme ve yaglanma.
ben defneli sampuan kullanıyorum, ne kadar dogal dese de icinde 2 tane kimyasal var:
"dfn garlı defneli zeytinyaglı sampuan" aktarlarda bulursun. 10 lira. 1.5 yıldır kullanıyorum, haftada bir de bunun ısırgan otlu sac kremi var, cok kuruttugu icin onu suruyorum.

ama trye dondu mu sampuanı da bırakıcam, kalıp sabuna gecicem, defneli gene.

o zaman da kombinem su olacak:
defneli zeytinyaglı saf dogal sabun (kalıp, cok ucuz)
icinde yukarıda bahsettikleri yagların karısımı olan bir yag ismi: destek marka sac bakım yagı. butun yaglardan var bunun icinde. 15 lira haftada 1 kere kullansan 3 ay rahat.
hapiboğlu ısırganotlu sac kremi, yogundur az kullan, dogal. (cok reklam oldu)


tekrar diyorum, ne kadar az kimyasal, o kadar iyi.
biliyorum cok yazdım ama not:
kerastase ın sampuanı var: biotic. almanyada cok ucuz,onu kullandım, saclar ahenkle dans ediyor ama kafam kasınıyor, doktor dedi ki bunun icinde moleküller halay cekiyor kardesim, yapmayın boyle seyler dedi.

hubble a katılıyor ve bir ekleme yapıyorum. şampuan ne kadar çok köpürüyorsa o kadar kimyasaldır. bu türlü şampuanlardan uzak durun

www.genctur.com

o şey düşündüğünüz kadar geçerli değil, türkiye ab üyesi değil diye arıza çıkarıyorlar.

benim tecrübe ettiğim kadarıyla gayet de geçerli.

müzelere gitmeyi planlıyorsanız büyük tasarruf sağlıyor. ama indirim sağlayan hostel görmedim.
taksimden almıştım yanlış hatırlamıyorsam.

avrupa'daki müze indirimleri için ab ülkesi vatandaşı olmanız gerekiyor. oturma iznini bile kabul etmiyorlar. ama biraz da gişedeki adama bağlı, isic gibi uluslararası bir kartı gösterirseniz yedirme ihtimaliniz var.

(bkz: kabul hostel)

arama bile başka. pişman olmazsın.

www.hostelworld.com

bu yaz 4 gun kaldim. kesinlikle cok iyi.

hostelworld'den rating'e göre sıralatıp bakın. buradan alacağınız birkaç kısıtlı yorumdan daha iyi fikir verir.

kesinlikle centric point:

www.eurobookings.com

yeri güzel, odaları güzel, temiz filan 2 kere kaldım tavsiye ederim